Geçen sene Mayıs ayında tüm ülkede kripto para madenciliğinin resmen yasaklandığı Çin, bu alanda yeniden zirveye oynamaya başladı. Cambridge Üniversitesi’nin bugün yayımladığı raporda Çin, ABD’den sonra en büyük hashrate’e sahip ülke olarak gösterildi.
Bu hafta birçok gelişme yaşanmış olsa da benim en fazla dikkatimi çeken gelişme Çin’deki Bitcoin madenciliğinin uygulanan yasaklara rağmen tekrar belli ölçüde geri gelebilmesiydi.
Neden önemli?
Bitcoin madenciliği iş kanıtı (proof-of-work) konsensüs mekanizmasına dayandığı için ciddi bir yatırım yapmadan da madenciliğe katılabilmek mümkün. Evinizdeki eski bir bilgisayarınızda bile Bitcoin madenciliği yapabilirsiniz. Tabi artık düşük donanım ile yapılan madencilik kar getiren bir işlem olmaz belki ama Bitcoin madenciliğinin herkese açık ve izin alınmadan yapılabiliyor olması en önemli niteliklerinden birisi.
Mesela Bitcoin’de blok kapasitesini artırma girişimlerinin kabul edilmemesinin en önemli nedenlerinden birisi blok kapasitesi arttığı taktirde madencilik yapabilmek için daha iyi bir donanıma ihtiyaç duyulacağından kaynaklıydı. Bu da daha az bireyin madencilik yapabileceği anlamına geliyordu.
Çin’deki madenciliği geri gelmesi tabi ki sadece bireysel olarak madencilik yapılması ile alakalı olamaz çünkü ciddi bir geri dönüş var. Ancak yine de Çin devletinin baskılarına rağmen bu seviyede madencilik yapılabilmesinin arkasında bireysel madencilik girişimlerinin olduğunu düşünmek bence yanlış olmaz. Çünkü büyük bir yatırım ile yapılan madencilik girişimi devletin radarına gireceği için yasaklara tabi olacaktır.
Sonuç
Bitcoin’in en önemli özelliği diğer bütün blokzincirlerden daha fazla merkeziyetsiz olması. Merkeziyetsizlik ise küçük çaplı full-node çalıştırabilmek ya da madencilik sayesinde kazanılan bir nitelik. Bitcoin’i diğer blokzincir projelerinden ayıran en önemli özellik ise bu özgürlük.
Özellikle proof-of-stake konsensüs mekanizmasına dayanan blokzincirlerde validatör olmak için ciddi bir yatırım gerekmektedir. Bu yatırım da doğal olarak görünürlüğün artmasına ve devletlerin radarına kolayca girebilmelerini beraberinde getirir.
Yazar: Burak Tamaç